21 Şubat 2010 Pazar

Bir Rijkaard Klasiği...

Sezon başında bir takım yaratmıştı bu adam. Önüne gelene 3 atan, savunmayı kafasına takmayan, yediğinden fazlasını atmaya yönelik hücumcu bir takımdı bu. Çünkü kadronda Keita, Kewell, Arda, Baros ve Elano varsa bunun aksini yapmak düşünülemez zaten. Zamanla işler yolunda gitmeyip takım sürekli sakat vermeye başlayınca (Baros ve Kewell'ın uzun, yeni transfer Jo'nun kısa süreli sakatlıkları) bir takımın çehresi ancak bu kadar mantıklı değiştirilebilirdi. Şu an izlediğimiz Galatasaray sezon başındakinin tam tersi bir hüviyette ve son iki maçında duran top dışında gol yememiş bir savunma takımı... Türkiye Kupası hariç hiç bir hedefinden kopmamış bir takım var ortada. Beşiktaş maçında alınan beraberlikle de rakibini kendinden uzak tutmuş oldu Sarı-Kırmızılılar. Galatasaray'ın savunmayı bu kadar iyi yapıyor olmasının başlıca nedenlerinden biri devre arasında takıma monte edilen Lucas Neill. İnanılmaz soğukkanlı ve Türkiye'deki tüm stoperlerden iyi sokuyor topu oyuna. Bir diğeri Rijkaard'ın, defansif özelliklerini kullanmak için ön liberoya çektiği Elano... Türkiye'ye uyum sağladığını her maçta göstermeye başlayan Elano'nun mücadelesi de görülmeye değer. Savaşçı bir Brezilyalı... Çok bulunmaz böyle adam. Beşiktaş'ın bugünkü mücadelesi de takdire şayan. Belki çok kaliteli bir futbol maçı izlemedik ama çok iyi mücadele etti her iki takımda. Gol atamamasına rağmen etkili olan Nobre ve duran topları çok iyi kullanan (golde burdan geldi) Tello'yla tehlikeler yarattılar. Hakkı kesinlikle beraberlikti bu maçın ve ligde daha çok maç var. Yani bundan sonra da herşey olabilir. Ama şu bir gerçek ki, Galatasaray önündeki Atletico maçında bir aksilik yaşamaz ve aynı futbolla turu geçmeyi başarırsa önü çok açık. Baros ve Kewell'ın da arka arkaya takıma katılmasıyla bu takımı eski hücumcu kişiliğine döndürebilecek bir teknik direktörü var bu takımın...

0 altını çizen...:

Yorum Gönder

 
Designed by: NewWpThemes | Converted to Blogger by Professional Blogger Templates | Contact | About